Merhaba!

Öncelikle bloğuma hoş geldiniz!

Öncesinde adını Tembel Yazıları koydum bu bloğun; yazma tembeli olduğumdan. Baktım bu isim benim yazmama hallerimi meşrulaştırıyor, değiştirdim mecburen:

Mini'nin Mimi!

Mini, benim aile içindeki adımdır. Çocukluğumdan bu yana bana bu şekilde hitap eder yakınlarım. Ama yeğenim, konuşmaya yeni çıkmış bir bebekken Mini'yi kendince yorumlayarak Mimi'ye değiştirdi. Böylece bir adım daha oldu!

Mimi'yi bloğumun adında kullanma isteğim, hoş bir kelime oyunu sunuyor olmasındandır.

Mim, Kubbealtı Lugatı'na göre; yoklamalarda “mevcut, var”, yazılı mühürlerin sonunda “bitti, tamam oldu” anlamında vb. yerlerde işaret olarak kullanılan bir kelimedir. Ben bloğumun adında "mim koymak" anlamıyla kullanmak istedim. Yine Kubbealtı Lugatı'na göre mim koymak; ilk bakışta hatırlamak, unutmamak için işaret koymak anlamına gelmektedir.

Yani burada gördüğünüz her yazı, Mini'nin kendi için yarattığı hatırlatma, unutmama Mim'idir.

​

Yazılarımı daha rahat okuyabilmeniz için Öyküler, Okumalar, Esintiler, Mutfakta olarak dört ana başlıkta grupladım.

Öyküler başlığı altında, kısa öykü denemelerimi paylaşacağım.

Okumalar sayfasında, okuduğum kitaplara yönelik yorumlarımı içeren yazılarım olacak.

Esintiler, bazı kavramların, bazı olguların bendeki yansımalarına dair yazıları sunacak sizlere.

Mutfakta kısmı ise bu bloğun belki de en aykırı kısmını oluşturuyor. Kitapları, öyküleri sevdiğim kadar, yemek ve içmek üzerine de denemekten haz aldığım şeyleri bu başlık altında sizlerle paylaşacağım. Şimdilik bu bölüm boş ancak çok yakında birkaç tarif paylaşacak kadar ilerlemiş olacağım.

Yıllarca yazma istediği taşıdım içimde. Ama hep öteledim. Bir yığın bahane ürettim kendimce; daha çok okumalıyım, daha çok düşünmeliyim, zamanım yok, vs, vs, vs... Bir işi iyi yapamayacaksam hiç yapmayayım daha iyi, desturum da etkili oldu sanırım bunda.

Ve nihayet gördüm ki, ben yazmaya başlayana kadar sözcüklerim, cümlelerim, vurgulamalarım, kahramanlarım başkalarınca kullanılmış, kullanılıyor, kullanılacak!

O yüzden;

- Lütfen yazılarımı okuyun!

- Lütfen okuduklarınıza yaptığınız eleştirileri benimle paylaşın!

- Lütfen eleştirilerinizde yapıcı olun. Hatta daha iyisi bana gaz verecek sözcükler seçin. (Fena gaza geliyorum :P)

- Lütfen olumsuz eleştirilerinizi, Osmanlı tokatı atar gibi değil de "bak yavrucuğum" edasıyla yapın! (Acayip demoralize olurum!!! Bu yüzden bir üsteki uyarıyı dikkate almanıza ihtiyacım var)

- Önerilerinize açığım: Blog görünümü, yazma konuları vs. (Blog yazarlığı benim için çok yeni bir şey. Bu yüzden bir rehbere asla hayır demem!)

(İhtiyaç duydukça bu maddeler çoğalacaktır. Ama şimdilik bu kadar)

Hadi bakalım!!!...